Orhan Gencebay? BOKS HAKEMİ OLDU !..

23.05.2011

Yakın dostu ve eski milli boksör Nafiz Başaran’ın Beşiktaş’ta Barbaros Bulvarı’nda yeni açtığı boks spor salonunun kurdelesini kesen Orhan Gencebay, daha sonra ringe çıktı ve hakemlik yaptı.

1- 2-  3-

Çok yakın ve eski dostu olan milli antrenör Nafiz Başaran tarafından hizmete sokulan spor salonunun açılışını yapan Orhan Gencebay, böyle bir yeri açmaktan gururlandığını, mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Orhan Gencebay; ”Nafiz kardeşimi 25 yıldır tanırım, çok başarılı bir sporcu ve hocadır. Böyle bir yeri açmasından çok memnun oldum, gurur duydum. Spora ihtiyacımız var, spor yaparsak sağlıklı ve uzun yaşayabiliriz. Ne kadar çok spor salonu açılırsa o kadar çok sağlıklı oluruz. Gençlerimizi, spor salonlarına yönlendirmeliyiz. Bu vesile ile gençlerimize ve büyüklerimize tavsiyem spor yapalım ve çocuklarımızı da küçükten spora yönlendirelim?”

Kurdele kemsinden sonra spor salonunun çocuk öğrencileri bir gösteri maçı yaptılar ve Orhan Gencebay’da onlara hakemlik yaptı.

4- 6- orhangencebay-bokshakemi- orhangencebay-bokshakemi1-

Maç esnasında düşen çocuklara üzülen Orhan Baba onları yerinden kaldırmayı da ihmal etmeyerek onları kırıcı olmamaları konusunda uyardı.

Maçtan sonra iki boksörü de birinci ilan eden Orhan Baba onlara madalya verdi.

Orhan Gencebay’ın boksa olan ilgisini keşfeden ve ona da dersler veren Nafiz Başaran; Şimdiye kadar yetiştirdiği şampiyonların dışında sanat dünyasından da Keremcem, Kutsi, Cüneyt Tek, Mustafa Uğur, Şahsenem, Hakan Sarıca, Küçük Onur, Berksan ve Mesut Yar gibi birçok kişiye de spor salonlarımda hocalık yapmış?

orhangencebay-boksacilis1- orhangencebay-boksacilis2- orhangencebay-boksacilis-pasta-

Nafiz Başaran Gencebay’ın boks aşkı konusunda da şunları söylüyor;

“- Orhan Gencebay’ın boksa olan yeteneğini ben keşfettim. Zaman zaman birlikte body ve boks çalışmalarımız oldu. Bence Orhan Bey gençlik yıllarında meslek olarak boks sporunu seçseydi bugğne dek çeşitli şampiyonluklara rahatlıkla imza atabilirdi?

Orhan Gencebay Elit

2 baba aynı masada! Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur!

15-10-2015

Emel Sayın, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Göksel Arsoy, Erhan Yazıcoğlu, Metin Akpınar, Gönül Yazar’dan oluşan grup, kolay kolay bir araya gelmeyecek isimlerdi! Nasıl oldu da aynı masada buluştular?

15

Emel Sayın, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Göksel Arsoy, Erhan Yazıcoğlu, Metin Akpınar, Gönül Yazar’dan oluşan grup, kolay kolay bir araya gelmeyecek isimlerdi! Nasıl oldu da aynı masada buluştular diye düşünüyorsanız, hemen cevabını verelim. Tüm bu starları işadamı Yılmaz Ulusoy biraraya getirdi.

Yılmaz Ulusoy’un dost davetlerini pek çok kişi bilir. Sevilen işadamı, davetlerini kimi zaman otelinde, kimin zaman evinde yapar. Bu sefer ki davet Levent’teki ofisindeydi! Emel Sayın ve Gönül Yazar’ı, Göksel Arsoy ve Metin Akpınar’ı, 2 baba Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur’u aynı masada buluşturan O’ydu!

Davet çok keyifli ama, bir o kadar da hüzünlü geçti… Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Zeki Alasya ve geçtiğimiz gün toprağa verdiğimiz Levent Kırca ile olan anılar, yaşanmışlıklar, ünlülerin masasının ağırlıklı sohbetiydi… Anılar tazelendi, kimi zaman gözler doldu, kimi zaman dudaklarda gülümsemeler belirdi… 

Orhan Gencebay Elit

ORHAN GENCEBAY : Bu sıkıntıları aşacağız evelallah

STAR PAZAR GAZETESİ 24.10.2015

Akil İnsanlar Heyeti’nde aktif olarak çalışan ve çözüm süreci için Canım Türkiyem isimli bir şarkı yapan Orhan Gencebay, ülkemizin bugün yaşadığı sıkıntılar için de “Aşacağız evelallah” diyerek ‘Bir Teselli Ver’di.
241020152057540283275_2
Samsun’dan İstanbul’a giden uzun bir yol… Berber dükkanının köşesinde bağlamayı mandolin zannederek başladığı müzik hayatının ona ‘Kral’ lakabını getireceğini elbette bilmiyordu. 12 yaşındayken tamburu kucakladığında ilk bestesini de kara kaşlı bir komşu kızına yaptı. Büyüdü, konservatuvarlı oldu, sayısız beste yaptı. Kendi tarzını oluşturmaya çalışıyordu, oluşturdu da. O zaman da küçümsediler, bunu da “Arabeskçisin” diyerek yaptılar. Halk bağrına bastı, “Baba” dedi. Şarkıları dilden dile dolaştı, dolaşıyor. Türk Sineması’na da damgasını vurdu. Hayatının aşkı Sevim’ini buldu 41 yıl aynı aşkla baktı. Vatanı için, barış için ‘akil’ oldu eleştiri de aldı, övgü de. Orhan Baba neler anlattı neler…

– 60 yılı aşkın sanat hayatınız. Kralı, Orhan Gencebay’ı uzun uzun konuşacağız ama önce Orhan Kencebay’ı konuşalım, Samsun’a gidelim. Nerede, nasıl başladı hikayeniz?

Müziğe altı yaşımda başladım. Samsun Çarşamba treninde giderken bağlama çalan birini gördüm. Bağlamanın adını bilmiyordum, tutturdum “Bana mandolin alın” diye. Aldılar. Bir baktım benim istediğim o değil… Sonra hoca buldular: Allah gani gani rahmet eylesin klasik batı müziği üstadı Emin Tarakçı. Kırım mülteci Türklerindendi ve Ukrayna’da operada çalışan bir müzisyendi. Türkiye’ye göç etmiş bir keman üstadıydı. O bana önce mandolinle, sonra kemanla klasik batı müziği öğretti. Bir buçuk sene çok yoğun çalıştık. Küçük bir berber dükkanının köşesinde verirdi bana dersleri. Çünkü Samsun’da opera olmadığı için berberlik yapıyordu. Yedi buçuk yaşında bağlamayı kucakladım, 12 yaşında tamburla tanıştım ve ilk bestelerimi de o dönemde yaptım.

Komşu kızına beste

– 12 yaşında beste yapabildiyseniz çok derin bir şeyler yaşmanız lazım. Ne yaptırdı size o besteyi veya kim?

Bir komşu kızı vardı, şekillenmiş duygular değildi ama gönlüm çarpıyordu her zaman söylerim o şarkıyı:

Kara

Kaşlı Bir Esmerdi Kim

Bilir Kimi Sevdi.

– Samsun’dan İstanbul’a gelişiniz nasıl oldu?

Zaten İstanbul’a gider gelirdik. Ben 14 yaşındayken temelli yerleştik. Babamın kasap dükkanı vardı fakat bilmediği bir işe girdi sonra iflas etti. Samsun’a nasıl döndüğümüzü bilmedik. O sıralarda ben bir taraftan Samsun’da okurken diğer taraftan da İstanbul’da belediye konservatuvarına devam ediyordum, TRT’ye girmek istiyordum. İstanbul Radyosu’na girdim ve 10 ay çalıştım. Umduğum gibi değildi ve ayrıldım. Serbest çalışmalar yapmaya başladım.

– Şöhret olmak için mi ayrıldınız İstanbul Radyosu’ndan?

Hayır hiçbir zaman şöhret olmayı çok istemedim, ummadım. Ben her zaman Türk müziğini yükseltmeye çalıştım.

– Sonra kendi tarzınızı yaratmaya başladınız…

Serbest çalışmalar diyorum ben ona. Ülkemizdeki bütün müzik türlerini usulümce kullandım.

Arabesk müzik yoktur

– Siz arabeski kazıyarak çok sağlam temellerle oturttunuz.

Aslında ortada bir yanlış anlama var. Müzik terminolojisinde arabesk diye bir müzikal kategori yoktur. Arabesk Eski Mısır’dan yayılan bir Arap etkinliğidir; karışık bir süsleme sanatıdır. Özellikle mimaride kullanılır. Bana sorduklarında “Sen ne yapıyorsun?” diye ben “Serbest Türk Müziği yapıyorum” diyorum.

241020152058210286721_3
– Arabeskin anlamı buysa size neden arabeskçi dediler?

Bir kere kimsenin arabeski küçümsemeye hakkı yok. Bunu kötü bir yafta gibi kullandılar, sebebi beni kıskanmaları. Çünkü ben müzikalite olarak çok yüksek düzeyde çalışmalar yapıyordum. Üstelik halk da bunu kabul etmiş ve çok beğenmişti. Ben Arap kaynağından bir şey almadım. Benim ürettiğim bize ait. Çalışmalarım Akdeniz, Orta Asya, Balkan ülkelerinde çalındı, söylendi. Bereket bazıları benim adımı yazmayı ihmal etmedi.

– Akil insan Gencebay’ı konuşmazsak olmaz. Çok hassas bir dönemde elinizi taşın altına koymanız istendi. Siz de çok eleştirileceğinizi bilmenize rağmen kabul ettiniz. Olumsuz tepkiler de aldınız. Bu süreçte ne yaptınız?

Bu adımın özünde siyasi bir amaç yoktu. Atatürk der ki: ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’. Halkımıza gittik ve sorduk ‘Ne istiyorsun, rahatsızlığın ne?’ diye. Cevapları aldık, rapor haline getirdik. Akiller bir nevi anket yaptı. Bu harika bir şey. Cumhuriyet tarihinde bu hiç yapılmadı.

– Ya bugün?

Bugün oynanan oyunların, yaşananların kökeni bence çok eskilerde. Ortadoğu önemli bir coğrafya ve biz o coğrafyanın ortasında son derece güçlü bir ülkeyiz. Türkiye büyük başarılara imza atarken kıskanılıyor… Dünyayı takip ediyorum ve dünyanın pek çok yerinde ülkemizle ilgili neler konuşulduğunu biliyorum. Önümüz açık. Nerede ne olursa olsun biz, bütünün parçası olarak ‘bir’ olmak zorundayız. Bunun önünü kim kesebilir ki? Evelallah biz bunların üstesinden geliriz.

Mine Koşan’ın yorumu başkadır

– Halk size muazzam bir ilgi gösterdi ve dünya çapında bir tiraj yakaladınız…

Evet dünya çapında bir tiraj. Yasal 70 milyon civarıdır, korsanı sayarsak 300 milyonu aşıyor. Bu rakamla rekor bendedir. İlgisiyle bu rekoru kıran halkımızdır.

– Kendi eserinizi kimden duyduğunuzda en çok içiniz titrer?

Okuyanların hepsi çok iyi yorumcular.

– Elbette öyledir ama birisi vardır ki, farklıdır…

Burada birçok isim sayabilirim eksik olursa özür diliyorum. Başından beri Mine Koşan farklıdır benim için. Sonra Sibel Can, Linet ve Zara.

Sevgiyle bakan alıngandır

– Müziğin yanı sıra 41 kere maşallah dedirten, 41 yıllık bir aşk var: Orhan Gencebay-Sevim Emre aşkı. Bu kadar uzun yıllara rağmen hala gözünüzün içine bakan bir kadın. Nasıl girdiniz birbirinizin hayatına?

Biz öncesinde dosttuk zaten, tanışıyorduk. Bunalımlı dönemimde dostum olarak bana çok destek oldu. Öncesinde böyle bir birliktelik aklımızın ucundan bile geçmezken, o sıkıntılı dönemdeki ilgi, sevgi, sahiplenme böyle bir birlikteliği başlattı.

– Bu uzun süre zarfında hiç yol ayrımına geldiğiniz oldu mu?

Ölümcül olaylar da yaşadık ama hiç kopmadık. Dargınlığımız da uzun sürmezdi. Sevgiyle bakan kişi alıngandır. Ben de zaman zaman alınıyorum elbette.

– Sevim Hanım’a çok şarkı yaptınız değil mi? En özeli hangisi?

Benim Dünyam.

– Siz ona şarkılar yapıyorsunuz. O da güzel yazıyor. Sizin için de bir şeyler yazar mı?

Şiir yazar, yazı yazar. Özünde sanatçıdır ama ben durdurdum onun sanat çalışmalarını vaktiyle. ‘Bir evde iki sanatçı olmaz’ dedim. Birlikteliğimizin uzun sürmesi için. ‘Eğer sen sanatına devam edeceksen ben sana dost olarak yardımcı olurum ama o zaman bir çatı altında kalamayız’ dedim. O sanatı bıraktı, aşkı tercih etti.

İLAH GÖZLERİN

İLAH GÖZLERİN
ALBÜM:SENDE HAKLISIN
ÇIKIŞ TARİHİ:1992

Medet bekliyorum vurduğun yerden,
Oralı olmuyor, silah gözlerin,
Gönlümü dağlıyor, vurduğu yerden,
Kanıma susamış silah gözlerin.

Her yalan sözüne iftira ekler,
Sayısız suçunu sırtıma yükler,
Cennetti müjdeler, ibadet bekler,
Şeytanın taptığı ilah gözlerin.

Feryadım asılsız, rivayet değil,
Laf değil, söz değil, rivayet değil,
Yetim hakkı değil, cinayet değil,
Korktuğum en büyük günah gözlerin

Her yalan sözüne iftira ekler,
Sayısız suçunu sırtıma yükler,
Cennetti müjdeler, ibadet bekler,
Şeytanın taptığı ilah gözlerin.

ORHAN GENCEBAY ELİT FACEBOOK SAYFASI

MERHABA GÖNÜL DOSTUM ORHAN GENCEBAY ELİT SAYFASI TÜRKİYE NİN EN GENİŞ KAPSAMLİ ORHAN GENCEBAY SAYFASİNDA
SİZİ DE ARAMİZDA GÖRMEKTEN ONUR DUYARIZ SAYFAYA BU LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ

https://www.facebook.com/Orhangencebayelite

SAYFAMİZDA SADECE ORHAN GENCEBAY A DÂİR SİZ GÖNÜL DOSTLARINA YAKIŞIR KALİTELİ PAYLAŞIM SUNULMAKTADİR NELERMİ VAR SAYFAMİZDA UNUTULMAZ NADİR KONSERLERİNDEN HALK SHOWLARİNDAN FİLMLERİNDEN TV PROGRAMLARİNDAN VİDEO ARŞİVİ FOTO RESİM ARSİVİ PLAK KAYİTLARİ SİZLERİ BEKLİYOR SAYFAYA FACEBOOK TA ORHAN GENCEBAY ELİT YAZARAK ARAMA YAPARAKTA ULAŞABİLİRSİNİZ…

Orhan Gencebay Elit Facebook

LOGO kopy

ORHAN GENCEBAY BİYOGRAFİ

FB_IMG_1446079141361

Orhan gencebay 4 Ağustos 1944’de , Samsun’da doğdu. Besteci, Ses Sanatçısı, Şarkı Sözü yazarı, Virtüöz Enstrümanist, Aranjör, Müzik Yapımcısı, Müzik Direktörü ve Aktördür. Dokuz üniversite adına verilmiş Uluslar Arası Montu Doktorası Ünvanına sahiptir.

Türk Müziğine ortaya koyduğu ekolüyle yenilikler getirmiş ve kendi tarzını yaratmıştır. Bazı çevreler çalışmalarını “Arabesk” adıyla tanımladılarsa da kendisi “Ben Türk Müziğinin devamıyım. Çağdaşlığın ve teknolojinin imkanlarını özgürce kullarak ülkemin tüm değerlerini zenginleştirmeye çalışan bir Türk Sanatçısıyım. ” diye ifade etti ve yaptığı müziği GENCEBAY Müziği, GENCEBAY Tarzı ve Türk Müziğinde Serbest Çalışanlar diye nitelendirdi.

GENCEBAY Müziğe 6 yaşında Klasik Batı Müzikçi Emin Tarakçı’ dan mandolin ve keman dersleri alarak başladı. Notayı ve Müziğin temel prensiplerini ondan öğrendi. Kendisine her konuda destek olan ailesi, bağlamayı ve halk müziğini çok seven GENCEBAY’ a 7 yaşındayken bir bağlama aldı. GENCEBAY 12-13 yaşlarına kadar halk müziğinin tüm özelliklerini tavırlarını adeta geçmişti. Aşık Veysel’i ilk duyduğundan 8-9 yaşlarındaydı ve çok etkilenmişti. Onu dinlediği zamanlarda herşeyi bir kenara bırakır, ellerini başının arasına alır, ona konsantre olurdu. Aşık Veysel ona o yaşlarda dahi sanki dünyanın kurulduğundan beri var olan bir ifadeyi, sesi anlatıyordu. Onun sazının tınısı, sesinin tonu, verdiği mesajlardan çok etkilendi.

Gencebay’ın çocukluk yıllarında en çok etkilendiği ve feyz aldığı kişi o zamanın en büyük şöhretlerinden ve Türk halk müziğinin en iyi temsilcilerinden biri olan bağlama üstadı Bayram Aracı’ydı. Hatta Gencebay’a o yıllarda Bayram Aracı’yı örnek almasından dolayı küçük Bayram diyorlardı. Ayrıca Gencebay’ın hayatında ki önemli kişilerden biri de Samsun’ da bağlama çalmaya ilk başladığı yıllarda kendisine bağlamanın önemli özelliklerini ve akord yapmayı öğreten ve hocam dediği Efe Naci Lakaplı Naci Hoşgördü. Gencebay’ı Türk Halk Müziğinde diğer etkileyenler ise : Çekiç Ali, Hacı Taşan, Muharrem Ertaş, Orhan Subay, Emin Aldemir, Yılmaz İpek gibi değerli üstadlardı.

Gencebay 10’lu yaşlarında Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği’ni aralarında kendince değerlendirdi. Halk Müziğini ritmik bulurdu ve ritmin önemini çok iyi kavradı. Müziğin ritim ve melodi demek olduğunu anladı. Halk Müziğinde ritim, tavırların içerisinde kendini çok farklı biçimde gösteriyordu. Her tavır ona göre ayrı ayrı ekol niteliğindeydi. Kendisinin tanımına göre ülkenin yedi bölgesinde yediyüz çeşit hava eserdi. Tüm bölgelerin yapısı diğerlerinden farklılık gösteriyordu. Bu zenginliği daha o yaşlarda hissetti. Bu tavırların birer birer ele alınması gerektiğini düşündü.

Türk Sanat Müziğine de ilgi duyan Gencebay 12-13 yaşlarında babasının ısrarıyla tambur çalmaya başladı. Özellikle yaylı tambur çalmayı çok sevdi. Yaylı tamburun sesinden çok etkilenirdi. Türk Sanat Müziğindeki zenginliği de hissetti. Makamsal zenginlikleri, özelliklerini ve seslerinin yapısını dünya çapında bir değer olduğu kanaatine vararak, tıpkı Türk Halk Müziğinde olduğu gibi bunların da birer birer incelenmesi gerektiğini düşündü. Türk Sanat Müziğinde de; Itri, Dede Efendi, Yorgo, Bacanos, Nubar Tekyay, Haydar Tatlıyay, Ahmet Yatman, Kadri Şençalar, Şerif Muhittin Targan, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar, Saadettin Kaynak, İzettin Öktenay gibi değerli üstadlardan çok etkilendi. Sonuç olarak her iki müziğin analiz edilerek, araştırılarak kendimize has bir armoni geliştirebileceğini fark etti. Her iki Müzikte binlerce yıllık kültürlerin hepsini içeriyordu. Bu tavırlar ve makamlar bu kültürlerin birer izleriydi. Bunun yanında beste yapmaya 10 yaşında başladı. İlk bestesi Kara Kaşlı Esmerdi Kim Bilir Kimi Sevdi isimli eserdir.

Gencebay 13-14 yaşlarında ise çok ciddi besteler yapmaya başladı. İlk profesyonel bestesi ” Ruhumda Titreyen Sonsuz Bir Alevsin”dir. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği karakterinde birçok eserler yaptı. Bazı dernek ve cemiyetlerin kuruculuğunun yanında yönetici olarak da görev aldı, halk evlerinde çalıştı. Ortaokuldan sonra İstanbul Belediye Konservatuarı bas sınavına girdi kazandı, devam etmedi ama icra heyetinde bulundu. O yıllardan beri arkadaşı olan Arif Sağ ile birlikte konserler verdi. Metelin Oyun Havası, Yeni Yolun Düzleri, Nerdesin Leylam, Yare Pazen Seçemedim gibi çeşitli Türkü plakları çıkardı. 16 yaşından itibaren jazz ve rock müziği ile ilgilenmeye başladı, tenor sax çaldı. Bazı gruplarla birlikte çalıştı.

1964 yılında TRT Ankara Radyosunun özel olarak açtığı sınava girdi. Herkes için o yıllarda TRT Ankara Radyosu sanatçısı olmak, müzikte en üst başarıyı kazanmak demekti. En üst derecede başarıyla sınavı kazandı. Kadro müsait olmasına ve başarıyla sınavı kazanmasına rağmen birçok kişinin tepkisini aldığı için genel sınav açıldı. Bu sınavı da en üst derecede başardı fakat sınavın söylenmeyen nedenden dolayı iptal edilmesinden sonra Vatani görevini yapmak üzere bahriyeli olarak İstanbul Heybeliada’ ya gitti. Askerliğinin bir bölümünü de Atatürk’ün yatı olan ve deniz harp okulunun okul gemisi olarak kullanılan Savarona yatında Vatani görev sırasında merasim bölüğü bandosunda saksafon çaldı. “Deryada bir salım yok” adında herkesin tanıdığı Gencebay tarzı denilen ilk bestesini askerliğinin son dönemlerinde yaptı. Bu besteyi de ilk okuyan dönemin sanatçılarından Ahmet Sezgin oldu.

Askerden sonra 1966 yılının sonlarında TRT İstanbul Radyosu sınavlarına girerek iftiharla kazandı. Profesyonel kadroya geçis sınavı olmasına rağmen kadroya geçirtmediler. Bazı kişiler kendisinin burada görev yapmasını istemiyorlardı ve bunun içinde ciddi çabalar gösterdiler. On ay radyoda bağlama sanatçılığı ve solistlik yaptıktan sonra, kurumdaki otoritelere ” Mevcut durumu yeterli bulmuyorum. Ya bizi bize bırakın, ya da daha iyi olmak için yol gösterin” demesine aldırış etmeden Gencebay’ı dışladılar.Bunun üzerine müzikte varmak istediği hedefleri olan Gencebay İstanbul Radyosu’ndan kendi isteği ile ayrıldı.

Radyodan ayrıldıktan sonra Müzik çalışmalarına devam etti. 1967 – 1968 yıllarında çeşitli sanatçıların 45’lik albümlerinde müzik yönetmenliği yaptı, refakatlerde bulundu. Bu refakatlerde yine arkadaşı Arif Sağ ile birlikte, sahnede Ahmet Sezgin’le birlikte çalıştı. Serbest çalışmalarını ortaya koyduğu Sabır Taşı, Sevemedim Karagözlüm, Hey Gidi Goca Dünya, Bir Zaman Ağlayıp Koştun Peşimden ve bunun gibi yüzlerce bestesi birçok sanatçı tarafından seslendirildi, çoğu günün eseri oldu. Bu çalışmalar Türk Müziğinde yeni bir çığır açmaya başladı. Albümlerin yanı sıra birçok filmde Müzik direktörlüğü de yaptı. Film Müziklerini yaparken Ömer Lütfü Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Yılmaz Güney gibi değerli yönetmenlerle çalıştı. Hudutların Kanunu, Kızılırmak Karakoyun, Ana, Kuyu filmleri bunlardan bazılarıdır.

Aynı yıllarda abi kardeş gibi olduğu Abdullah Nail Bayşu ile birlikte 2 sene kaldı. Nail Bayşu müzik yapımcılarıyla çok iç içe olan ve hatta onları yönlendiren, şairliği ile ün yapan, birçok eserlerde de ismi olan bir kişiydi. Birlikte müzik sektöründe çok çalışmalar yaptılar. Beraber besteler yaptılar. Sözleri Bayşu yazarken, Gencebay’ da müziklerini yaptı. Bu çalışmaların hepsini kendisi yönetti.

1969 yılına gelindiğinde kendisinin bu yeni çalışmalarını seslendirmesi için aşırı ısrarlar vardı. Onun aynı zamanda yorumcu olmasını da istiyorlardı. Kendisi bunu her ne kadar istemese de Moda Park sahibi Mahmut Tezcan’la bir tavla oyununda kaybetmesi üzerine verdiği sözü yerine getirmek için ilk defa yorumcu olarak Başa Gelen Çekilirmiş – Sensiz Bahar Geçmiyor isimli eserlerinin 45’liğini yaptı. Bu çalışmasıyla Türkiye Orhan Gencebay’u yorumcu olarak da tanıdı ve şöhret oldu.

Daha sonra Topkapı Plak, Ali Avaz’a 2 adet kendi bestelerinden oluşan 45’lik plak yaptı. Bu sıralarda prodüktör Yaşar Kekeva eniştesi Şahin Söğütoğlu’nun firması olan İstanbul Plak’a geçmesi için kendisini ikna etti. Modal Plak’da yapmış olduğu ve kendisine şöhreti getiren ilk 45’lik plağındaki eserleri yeniden seslendirirerek İstanbul Plak firmasının repertuarına dahil etti.

1969 yılının sonlarına doğru Tanrıya Feryat – Ümit Şarkısı 45’liğini yaptı. 1970 yılı başlarında yapmış olduğu Bir Teselli Ver – Yorgun Gözler 45’liği Türkiye’ deki şöhretinin zirvesine gelmesinin yanında, Balkanlar, Ortadoğu ve Akdeniz’de de şöhreti getirdi. Artık eserleri yurtdışında da sevilip adapte edilmeye başlandı.

1972 yılına gelindiğinde Orhan Gencebay, Şahin Söğütoğlu, Yaşar Kekeva İstanbul Plak Kolektif şirketini kurdular. Bir sene ortak olarak çeşitli sanatçılara albümler yaptılar. 1973 yılında bu şirketi fes ederek Gencebay ve Kekeva Kervan Plakçılık firmasını kurdular. Fes ettikleri firmalarının bir senelik çalışmalarını da yeni firmalarına dahil ettiler. Genceba, firmasında kendi albümleriyle birlikte firmasında çıkarmış olduğu diğer sanatçıların albümlerine patrınluğunun yanında besteci, müzik yönetmeni, aranjör ve icracı olarak da katkılar sağladı. Her müzik tarzında, dönemin başarılı, şöhret olmuş sanatçılarına ve şöhret kazandırdığı yeni sanatçılara yön verdi, onlara yardımcı oldu. Erkin Koray, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Mustafa Sağyaşar, Ahmet Özhan, Neşe Karaböcek, Mine Koşan, Ayten Alpman, Hülya Süer, Hülya Sözer, Kamuran Akkor, Semiha Yankı, Bedia Aktürk, Nil Burak, Ziya Taşkent, Semiramis Pekkan, Ferdi Özbeğen, Gönül Yazar, Sezen Aksu, İzzet Altınmeşe, Belkıs Akkale, Selahattin Alpay, Mustafa Keser bu sanatçılardan bazılarıdır. Gencebay, Türk müzik sektörünün nabzını tutup yön veren başarılı bu çalışmalarından da her zaman gurur duyduğunu dile getirmektedir.

1978 yılında Türk müziğinin Avrupa’ dan dünyaya yayılması amacıyla Gencebay ve Kekeva Almanya’d da Berlin Müzik Stüdyoları firmasıyla birlikte Kervan GMBH şirketini kurdular. Almanya’ da kurulan bu en büyük ilk Türk müzik şirketi bir süre faaliyette bulundu. Aynı yılın sonunda iki ortağın ülkeye dönüş yolunda Bulgaristan üzerinde geçirmiş oldukları ağır trafik kazası neticesinde gereken ilgiyi göstermediler. 1979 yılında bu firmayı kapatmak zorunda kaldılar.

1980 yılında ortağı Yaşar Kekeva’ dan ayrılan Gencebay Kervan Plakçılığı kardeşi ve yeni ortağı Burhan Kencebay ile Müzik Yapımcılığını devam ettirdi. Burhan Kencebay ortak olmadan önce firma kurulduğundan beri mali işlerini yönetiyordu. 1996 yılına kadar süren bu ortaklık süresince Müzik piyasaına yön vermeyi sürdürdü. Yine kendi albümlerinin yanında birçok değerli sanatçıyla çalışıp, yeni seslere şöhert yolunu açtı. Ahmet Özhan, Samime Sanay, Biricik, Sibel Can, Volkan Konak, Cemile Sönmez, Hakan Sarıca, Linet, Zeki Alasya – Metin Akpınar da bunlardan bazılarıdır. 1996 yılında kardeşi ve ortağı Burhan Kencebay’dan ayrılan Orhan Gencebay ile halen faaliyette olan Kervan Plakçılık’ da albümlerini çıkartmaya devam etmektedir.”Orhan Gencebay” , oğlu Altan Gencebay ile halen faaliyette olan Kervan Plakçılık’ta albümlerini çıkartmaya devam etmektedir.

Gencebay şöhret olduğu 1969 yılından itibaren günümüze kadar 31 sinema filminde de başrol oynamış olup, müzikte gördüğü ilginin devamını filmlerinde de sürdürmüştür. Yapmış olduğu filmler gişe rekorları kırmıştır. Bunun yanı sıra 4 TV filminde başrol olarak yer almıştır. 1000’in üzerinde bestesi bulunan Gencebay bunlarsan 300 kadarını kendi seslendirmiştir.

Orhan Gencebay Türkiye’nin Müzik sektöründe kimsenin yakalayamayağı bir Tirakı yakalamış olup yasal olarak bu sayı 70 milyon civarında plak, kaset ve cd dir. Sektörün en büyük düşmanı ve kan kaybı olan korsan tirajını da kattığımız zaman bu tiraj 300 milyon civarına ulaşmaktadır. Bu tirajlar dünya çapında herkesin ulaşamadığı bir tiraj rekorudur.

ORHAN GENCEBAY RESMİ SİTESİNDEN AYRINTIDIR